kuru kuru - Turkish English Dictionary

kuru kuru

Meanings of "kuru kuru" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
kuru kuru dryly adv.

Meanings of "kuru kuru" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kuru dry adj.
In just a few weeks, thousands of square miles of dry desert plains are turned into a watery green grassland.
Yalnızca birkaç hafta içinde binlerce kilometrekarelik kuru çöl ovaları sulak yemyeşil bir otlağa dönüşüyor.

More Sentences
General
kuru meyve dried fruit n.
Such foods include dried fruits, cereals, chicken, offal, egg white and gum arabic.
Bu tür gıdalar arasında kuru meyveler, tahıllar, tavuk, sakatat, yumurta akı ve arap zamkı yer almaktadır.

More Sentences
kuru öksürük dry cough n.
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve grip genellikle kuru öksürüğe neden olur.

More Sentences
döviz kuru exchange rate n.
The exchange rate will be the real test of the euro.
Euro'nun gerçek sınavı döviz kuru olacaktır.

More Sentences
kuru temizleyici cleaner n.
Would you take my jacket to the cleaners?
Ceketimi kuru temizleyiciye götürür müsün?

More Sentences
cari döviz kuru current exchange rate n.
Can the Commission give an indication of the expenditure at the current exchange rate?
Komisyon cari döviz kuru üzerinden harcamalar hakkında bilgi verebilir mi?

More Sentences
kuru temizleme dry cleaning n.
Do you want dry cleaning or regular wash?
Kuru temizleme mi yoksa normal yıkama mı istiyorsun?

More Sentences
kuru havuz dry dock n.
Does it have the infrastructures for putting a ship in dry dock, and so on?
Bir geminin kuru havuza alınması vb. için gerekli altyapıya sahip mi?

More Sentences
kuru erik prune n.
I like prunes.
Kuru eriği severim.

More Sentences
kuru üzüm dried grape n.
Raisins are dried grapes.
Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.

More Sentences
kuru yer dry place n.
Cacti are plants that live in dry places.
Kaktüsler kuru yerlerde yaşayan bitkilerdir.

More Sentences
kuru yaprak dry leaf n.
The children kicked the dry leaves into the air.
Çocuklar kuru yaprakları havaya savurdular.

More Sentences
dolar kuru dollar exchange rate n.
The dollar exchange rate has increased dramatically.
Dolar kuru dramatik bir şekilde arttı.

More Sentences
kuru erik dried plum [us] n.
My breakfast usually consists of coffee with milk, a piece of bread and jam, a small banana, a piece of orange and some dried plums.
Kahvaltım genellikle sütlü kahve, bir parça ekmek ve reçel, küçük bir muz, bir parça portakal ve biraz kuru erikten oluşur.

More Sentences
kuru temizlemek dry-clean v.
I'd get it dry-cleaned if I were you.
Yerinde olsam onu kuru temizletirdim.

More Sentences
kuru dead adj.
A dead leaf fell to the ground.
Kuru bir yaprak yere düştü.

More Sentences
en kuru driest adj.
This has been the driest six months in thirty years.
Bu, otuz yıl içinde en kuru altı ay oldu.

More Sentences
daha kuru drier adj.
Hot, dry areas will become hotter and drier.
Sıcak, kuru alanlar daha sıcak ve daha kuru olacak.

More Sentences
kuru dry adj.
The common cold and flu usually produce a dry cough.
Soğuk algınlığı ve nezle genellikle kuru bir öksürüğe neden olur.

More Sentences
kuru dried adj.
I will turn now, if I may, to the common organisation of the market in dried fodder.
Şimdi, izin verirseniz, kuru yem piyasasının ortak organizasyonuna döneceğim.

More Sentences
kuru empty adj.
The fridge is empty!
Buzdolabı tam takır, kuru bakır.

More Sentences
serin ve kuru cool and dry adj.
Please store in a cool and dry place, out of direct sunlight.
Lütfen doğrudan güneş ışığı almayan, serin ve kuru bir yerde saklayın.

More Sentences
Trade/Economic
döviz kuru politikası exchange rate policy n.
We cannot establish exchange rate policies because these are decided elsewhere.
Döviz kuru politikaları belirleyemeyiz çünkü bunlara başka bir yerde karar verilir.

More Sentences
döviz kuru exchange rate n.
Accession means closer monetary and exchange rate cooperation with the European Union.
Katılım, Avrupa Birliği ile daha yakın para ve döviz kuru işbirliği anlamına gelmektedir.

More Sentences
Common Usage
euro kuru euro exchange rate n.
General
kuru damıtma destructive distillation n.
kuru meyve ve tahıl karışımından yapılan kahvaltı granola n.
kuru ot yığını rick n.
kuru ot fodder n.
kuru hava dry air n.
fırında pişirilmiş kuru fasulye baked beans n.
kuru ot demeti truss n.
kuru gürültü nonsense n.
kuru plazma dried human plasma n.
kuru yemiş snacks n.
kuru soğuk dry cold n.
kuru ağırlık dry weight n.
kuru vadi dry valley n.
kuru pasta biscuit n.
denge kuru equilibrium rate of exchange n.
kuru juice n.
kuru ve kurutulmuş meyvelerin standardizasyonu standardization of dry and dried fruits n.
kuru ral dry rale n.
otun ince kuru sapı windlestraw n.
kuru ekmek crust n.
kuru gürültü much ado about nothing n.
kuru ekmek dry bread n.
kuru kedi maması dried cat food n.
kuru fasulye haricot n.
kambiyo kuru exchange rate n.
kuru maddeyle yangın söndürme dry firefighting n.
kuru ot hay n.
kuru fasulye dried beans n.
tatlı kuru pasta cookie n.
kuru ot yığını hayrick n.
kurutulmuş/kuru erik prune n.
kuru iftira sheer calumny n.
kuru (iklim) arid n.
yaklaşık dokuz litrelik kuru ölçü peck n.
sahra çölü'nden akdeniz'e esen sıcak ve kuru yel scirocco n.
kuru fasulye haricot bean n.
kuru gürültü much ado for nothing n.
kuru iklim şartlarında yağan kar powder snow n.
kuru vadi arroyo n.
kuru öksürük hack n.
kuru temizleyici dry cleaner n.
kuru beriberi dry beriberi n.
kuru ve çabuk tutuşan madde (kav gibi) tinder n.
kuru sümük booger n.
kuru zemin dry ground n.
sultani kuru üzüm sultana n.
kuru sazdan yapılan mum rushlight n.
kuru yemiş dried fruit n.
kuru kalabalık useless crowd n.
kuru temizleyici dry cleaner's n.
kuru gürültü bluster n.
kuru ot yığını haystack n.
kuru temizleme dükkanı dry cleaner's n.
çamaşırların arasına konulan içi hoş kokulu kuru bitki vb ile dolu bez kese sachet n.
kuru soğuk black frost n.
kuru üzümlü kek raisin nut cookie n.
kuru köpek maması dried dog food n.
kuru gürültü empty talk n.
çapraz döviz kuru cross foreign exchange rate n.
kuru üzüm raisin n.
kuru tarım dry farming n.
kuru yemiş dried fruits n.
kuru pil dry cell n.
kuru kalabalık crowd of idle onlookers n.
kuru kalabalık junk n.
kuru gürültü homan n.
kuru temizleme endüstrisi dry cleaning industry n.
kuru ortam dry environment n.
kuru gereç karışımı batch n.
kuru gürültü hue and cry n.
kuru temizleme deterjanı dry cleaning detergent n.
kayalık dağları'nın doğusunda esen sıcak ve kuru rüzgar chinook n.
kuru üzüm dried vine fruit n.
kuru dere wadi n.
çekirdeksiz kuru üzüm sultana n.
kuru ses dry voice n.
kuru yük dry cargo n.
kuru karışım dry mix n.
kuru ağaç deadwood n.
kuru temizleme işi dry cleaning business n.
gülen kuru kafa laughing skull n.
sıcak ve kuru çöller hot dry deserts n.
sıcak ve kuru çöller hot and dry deserts n.
kuru buz karışımları dried ice-mixes n.
kuru teşekkür plain/simple thanks n.
kuru teşekkür just a plain thanks n.
kuru kuşburnu dried rosehip n.
sürüklenen kuru çalı tumbleweed n.
kuru temizleme dükkanı dry cleaning store n.
kuru nane dry mint n.
kuru meyveli kek dried fruit cake n.
kuru meyveli pasta dried fruit cake n.
kuru ütü dry iron n.
kuru cilt dry skin n.
kuru mama dry food n.
kuru madde dry substance n.
kuru mama kibble n.
kuru cilt kremi dry skin cream n.
kuru dut dried mulberry n.
uzak doğu'da ilaç yapımında kullanılan kuru bambu özütü tabasheer n.
irice kırılmış kuru tütün yaprakları canaster n.
yol veya geçit olarak kullanılan kuru bir nehir yatağı rambla n.
kuru koyak rambla n.
kuru devedikeni teasel n.
kuru devedikeni teazel n.
kuru devedikeni teazle n.
yakıt olarak kullanılan kuru sığır gübresi casings n.
yahudilerin antik kuru hacim ölçüsü birimi ephah n.
kuru gürültü yawp n.
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi united states dry unit n.
abd kuru birim ağırlığı united states dry unit n.
abd kuru birim hacim ağırlığı united states dry unit n.
ateş yakmak için kullanılan ince kuru çubuk kindler n.
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
manzarayı bozmayan sınır veya çit niyetine kullanılan iç kısmında duvar olan kuru ark haw-haw n.
çeşitli eski fransız kuru hacim ölçü birimlerine verilen ad minot n.
kuru gürültü bounce [uk] n.
bir kuru ölçüm birimi bucket n.
saz, hasırotu veya kuru çiçek saplarından yapılan maori salı moki n.
keten iple birbirine bağlanan kuru çiçek saplarından yapılan maori salı mokihi n.
eski bir kuru madde ölçüm birimi moy n.
aşırı kuru hava kütlesi lug n.
genellikle tuz için kullanılan bir kuru hacim ölçüsü moy n.
yaklaşık 109 litreye eşit olan bir güney afrika kuru hacim ölçüsü muid n.
mısır, et, tuz gibi malzemeler için kullanılan bir kuru hacim ölçüsü muid n.
kuru küf mull n.
kuru sıkı tabanca prop gun n.
kuru sıkı silah prop gun n.
mevcut olandan daha sıcak ve daha kuru iklimli dönem optimum n.
altın rengi elde etmek için sülfür dioksit uygulanan bir kuru üzüm çeşidi golden raisin n.
yakıt olarak kullanılan kuru inek gübresi cowblakes n.
kuru temizleme ile temizlenenler dry cleaning n.
kuru arazi dry land n.
yer tozu almada kullanılan kuru temizlik bezi dry mop n.
yer tozu almada kullanılan kuru temizlik bezi dust mop n.
yer tozu almada kullanılan kuru temizlik bezi dustmop n.
ispanyolca konuşulan ülkelerde kullanılan geleneksel bir kuru ölçü birimi fanega n.
kuru gürültü fanfaronade n.
kuru temizleyiciye gönderilen ürün cleaning n.
yaş ve kuru ağırlık fresh and dry weight n.
kuru temizlemeci cleanser n.
bir kuru ölçüm birimi pecke n.
kuru insan gübresi poudrette n.
toz hale getirilmiş kuru yiyecek powder n.
(kuru temizlemede) ulaşılması zor yerleri ütülemede kullanılan ısıtılmış demir çubuk puffer n.
ısıtılmış demir çubuk ile ütü yapan kuru temizleme çalışanı puffer n.
kuru ve kırık yapılı cevher pulp n.
sıcak ve kuru bir rüzgar çeşidi siroc n.
kuru ot fother n.
tehlike anlamındaki kuru kafa sembolü skull and crossbones n.
kuru yüzey çöküntüsünde bataklık alan slue n.
evcil hayvanlar için kuru gıda provand [dialect] n.
evcil hayvanlar için kuru gıda provant [dialect] n.
kuru açkı makinesi stocks n.
hayvanları yatırmak için serilen saman veya kuru ot litter v.
çevirmek (döviz kuru vb) convert v.
çökertip sıkıştırmak (kuru bir maddeyi) settle v.
kuru ve anlamsız bir hayat sürmek vegetate v.
kuru otla örtmek mulch v.
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) settle v.
kuru kuru öksürmek hack v.
tuzu kuru olmak sit pretty v.
bir şeyi kuru temizleyiciye vermek have something dry-cleaned v.
bir kuru temizleme dükkanı olmak have a dry cleaner v.
kuru fasulyeleri bir gece önceden ıslatmak soak the beans overnight v.
kuru fasulyeleri bir gece önceden ıslatmak soak the beans the night before v.
kuru fasulyeleri akşamdan ıslatmak soak the beans overnight v.
elbiseleri kuru temizlemeye götürmek take clothes to the dry-cleaner v.
kıyafetleri kuru temizlemeye götürmek take clothes to the dry-cleaner v.
hayvanların altına saman veya kuru ot sermek litter v.
kuru ve parlak kalmak (hava) hold v.
kuru temizleme yapmak clean v.
kuru temizlemek clean v.
öz suyunu kaybederek kuru ve sert hale gelmek season v.
başka bir maddenin etkisi ile kuru ve sert hale gelmek season v.
kuru poor adj.
kuru thin adj.
kuru corky adj.
kuru scholastic adj.
soğuk ve kuru hava snappy adj.
çok zayıf ve kuru gaunt adj.
kuru naked adj.
kuru ve soğuk (hava) crisp adj.
daha kuru dryer adj.
yeterince kuru dry enough adj.
kuru dryer adj.
kuru gaunt adj.
kadar kuru as dry as adj.
en kuru dryest adj.
kuru gibi olan dryish adj.
kuru sapless adj.
kuru unfurnished adj.
kuru bare adj.
kuru skinny adj.
kuru ve sıcak ortamda yaşamaya uyum sağlamış olan xerophilous adj.
kuru juiceless adj.
kuru hungry adj.
kuru scraggy adj.
kuru withered adj.
kuru meager adj.
kuru withering adj.
kuru arid adj.
kuru drying adj.
kuru vain adj.
kuru gibi semidry adj.
biraz kuru semiarid adj.
tamtakır kuru bakır completely empty adj.
tümüyle kuru bone-dry adj.
kuru dusty adj.
kuru temizlemeye müsait dry-cleanable adj.
kuru temizleme yapılabilir dry-cleanable adj.
kuru/sıkıcı (anlatım) pedantic adj.
kuru/sıkıcı (anlatım) bookish adj.
kuru non-tacky adj.
kuru meagre adj.
çok kuru parched adj.
kuru adry [obsolete] adj.
kuru üzüm içeren raisiny adj.
kuru üzüme benzeyen raisiny adj.
(ayak, ayakkabı) kuru dryshod adj.
(ayak, ayakkabı) kuru dry-shod adj.
çok kuru tinder-dry adj.
kuru olmayan undried adj.
(hava) çok sıcak ve kuru baking adj.
kuru unwet adj.
soğuk ve kuru (hava) hask [dialect] [uk] adj.
kaba ve kuru dokulu hask [dialect] [uk] adj.
kuru gürültücü brash adj.
kuru hydrophobic adj.
kuru hirstie adj.
aşırı kuru overdry adj.
(ütülenmemiş çamaşır) kuru roughdried adj.
yüzeyi kuru ve kalın bir tabakayla kaplı olan caked adj.
kuru dreye adj.
kuru kemikli dry-boned adj.
oldukça kuru dryish adj.
nispeten kuru dryish adj.
kuru çürümeye uğramış powder-posted adj.
kuru sandy adj.
tuzu kuru olan out-of-touch adj.
kuru scram [dialect] [uk] adj.
hissedilen fakat kuru termometrede görünmeyen sensile adj.
kuru shrubless adj.
tahtaları gevşek çatılmış (kuru malzeme varili) slack adj.
kuru squalid [obsolete] adj.
kuru streamless adj.
kuru bir biçimde aridly adv.
kuru bir şekilde dryly adv.
kuru kuruya in vain adv.
kuru bir şekilde squalidly adv.
kuru ile ilgili xero- pref.
kuru anlamı veren ön ek xer- pref.
kuru anlamı veren ön ek scler- pref.
kuru anlamı veren ön ek sclero- pref.
Phrases
soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin keep in a cool and dry place expr.
Proverb
aça kuru ekmek bal helvası gibi gelir hunger is the best spice
Colloquial
kuru sümük boogie n.
kuru meyveli kek (kuru ve lezzetsiz olduğundan şaka yollu göndermelerde de kullanılır) fruitcake n.
kuru et jerky n.
kuru havlu dry towel n.
kuru gürültü corral dust n.
kuru kalabalık çeken olay/etkinlik fanny-bumper n.
kuru gürültü gibber-gabber n.
kuru gürültü noise n.
kuru gürültü phedinkus n.
kuru yemiş squirrel n.
tuzu kuru olmak have nothing to worry about v.
kuru gürültü yapmak gas v.
kemik kadar kuru bone-dry adj.
tuzu kuru in clover adj.
ayaklarınızı kuru tutun keep your feet dry expr.
kuru gürültü all show and no go expr.
sadece kuru gürültü all bark and no bite expr.
tuzu kuru it's all right for some expr.
(birisinin) tuzu kuru nasıl olsa it's all right for some expr.
sırf kuru gürültü all talk expr.
sırf kuru gürültü all talk expr.
Idioms
kuru gürültü a load of nonsense n.
kuru laf karın doyurmaz all sizzle and no steak n.
kuru gürültü all cry and no wool n.
kuru gürültü hue and cry n.
kuru kuruya övünme hot air n.
tuzu kuru olma charmed existence n.
tuzu kuru hayat charmed life n.
tuzu kuru fat of the land n.
kuru ekmekle idare etmek eat the seed corn v.
kuru sıkı atmak fire blank v.
kuru sıkı atmak be firing blanks v.
kuru başına kalmak be left on one's tod v.
tuzu kuru olmak live on the fat of the land v.
tuzu kuru olmak sit pretty v.
tuzu kuru olmak have a charmed existence v.
tuzu kuru olmak lead a charmed existence v.
tuzu kuru olmak live a charmed existence v.
(birinin) kuru kalmasını sağlamak leave (one) high and dry v.
sırf kuru gürültü olmak be all hat and no cattle [us] v.
sadece kuru gürültü olmak be all hat and no cattle [us] v.
kuru gürültü olmak be all hat and no cattle [us] v.
tuzu kuru olmak be sitting pretty v.
tuzu kuru well-heeled adj.
tuzu kuru well-off adj.
tuzu kuru well-situated adj.
tuzu kuru well-to-do adj.
kuru soğuk colder than the shady side of a banker's heart adj.
tuzu kuru made in the shade adj.
kasa tamtakır kuru bakır cupboard is bare expr.
kasa tamtakır kuru bakır the cupboard is bare expr.
sırf kuru gürültü all hat and no cattle expr.
sırf kuru gürültü all sizzle and no steak expr.
sırf kuru gürültü all talk and no cider expr.
sırf kuru gürültü all talk and no trousers expr.
aşırı kuru dry as dust expr.
aşırı kuru dry as a bone expr.
aşırı kuru as dry as a bone expr.
aşırı kuru as dry as dust expr.
çok kuru as dry as dust expr.
çok kuru as dry as a bone expr.
çok kuru dry as a bone expr.
çok kuru dry as dust expr.
kuru tehdit more bark than bite expr.
tamtakır kuru bakır emptier than a banker's heart expr.
tuzu kuru in easy circumstances expr.
kuru gürültü great cry and little wool expr.
kuru gürültü great (or much) cry and little wool expr.
kuru gürültü more cry than wool expr.
tam takır kuru bakır cupboard is bare expr.
dolap tam takır kuru bakır cupboard is bare expr.
tam takır kuru bakır the cupboard is bare expr.
dolap tam takır kuru bakır the cupboard is bare expr.
sadece kuru gürültü all hat and no cattle [us] expr.
kuru gürültü all hat and no cattle [us] expr.
Speaking
geri kalan her şey kuru gürültü everything else is just noise n.
Trade/Economic
aynı türden birden fazla finansal araç satın alındığında riskin arttığı, döviz kuru riskine karşı vadeli piyasalarda işlem yapmanın tam tersi olan işlem texas hedge n.
açılış kuru opening rate n.
alıcı kuru buying rate n.
alış kuru buying rate n.
anında teslim döviz kuru spot exchange rate n.
anında teslim kuru spot exchange rate n.
aşırı değerlenmiş döviz kuru overvalued exchange rate n.
ayırımcı döviz kuru discriminatory exchange rate n.
ayrımcı döviz kuru discriminatory exchange rate n.
başabaş döviz kuru par exchange rate n.
başa baş döviz kuru par exchange rate n.
borçlandırma kuru debiting rate n.
cif döviz kuru riski c.i.f. exchange n.
cari döviz kuru current exchange rate n.
çapraz döviz kuru cross exchange rates n.
cari döviz kuru exchange current n.
çek döviz kuru check rate n.
çoklu döviz kuru multiple exchange rate n.
çoklu döviz kuru uygulaması multiple currency practice n.
değişken döviz kuru variable exchange n.
dalgalanma kuru floating exchange rate n.
denge döviz kuru equilibrium exchange rate n.
denge kuru equilibrium exchange rate n.
dalgalı döviz kuru floating exchange rate n.
dalgalı döviz kuru floating rate of exchange n.
değer kazanmış döviz kuru appreciated exchange rate n.
dalgalı döviz kuru fluctuating exchange rate n.
değer kaybetmiş döviz kuru depreciated exchange rate n.
döviz kuru sıçraması exchange rate overshooting n.
döviz kuru garantisi exchange guarantee n.
döviz kuru foreign exchange rate n.
döviz kuru rizikosuna karşı korunma işlemi yapan kurum hetlger n.
döviz kuru bekleyişleri exchange rate expectations n.
döviz kuru fx rate n.
döviz kuru dalgalanmaları exchange rate fluctuations n.
döviz kuru farkı exchange rate difference n.
döviz alış kuru buying rate of exchange n.
döviz kuru yansıması exchange rate pass-through n.
döviz kuru farkları differences in rates of exchange n.
döviz kuru kar/kayıpları (döviz kuru farkından kaynaklanan kar/zarar) exchange rate gain loss n.
döviz kuru hedeflemesi exchange-rate peg n.
döviz kuru par of exchange n.
döviz kuru istikrar fonu exchange stabilization fund n.
döviz kuru paritesi exchange parity n.
döviz kuru kotasy onları exchange rate quotations n.
döviz kuru rejimleri exchange rate regimes n.
döviz kuru farklılığı exchange rate disparity n.
döviz kuru rate of exchange n.
döviz kuru riski foreign exchange risk n.
döviz kuru politikası foreign exchange rate policy n.
döviz kuru oranı exchange rate n.
döviz kuru dalgalanması exchange rate fluctuation n.
döviz kuru farkı difference of exchange rates n.
döviz kuru rizikosuna karşı korunma hedging n.
döviz kuru riski exchange rate risk n.
döviz kuru rate of foreign exchange n.
döviz kuru yüksek ülke high exchange rate country n.
döviz kuru ayarlamaları exchange rate adjustments n.
döviz kuru denklemi equation of exchange n.
döviz kuru sistemi exchange rate system n.
döviz kuru hedeflemesi exchange rate targeting n.
döviz kuru yönetimi exchange rate management n.
döviz kuru rejimi foreign exchange regime n.
döviz kuru riskine karşı vadeli piyasalarda işlem yapma hedging n.
döviz kuru arbitrajı arbitration of exchange n.
döviz kuru riski foreign exchange exposure n.
döviz kuru rejimi exchange rate regime n.
döviz kuru currency exchange rate n.
döviz kuru forex rate n.
dolar kuru exchange rate of dollar n.
döviz kuru farkı exchange rates difference n.
döviz kuru sistemi free exchange rate system n.
döviz kuru farkı difference in exchange rates n.
döviz kuru sistemi foreign exchange system n.
döviz kuru riski exchange risk n.
döviz kuru rejimi currency regime n.
düşük döviz kuru low exchange rate n.
döviz satış kuru selling rate of exchange n.
döviz kuru birliği exchange rate union n.
döviz kuru mekanizması exchange rate mechanism n.
doğrudan vadeli teslim kuru outright forward rate n.
emisyon kuru rate of issue n.
esnek döviz kuru flexible exchange rate n.
emisyon kuru issue price n.
esnek döviz kuru sistemi flexible exchange rate regime n.
esnek döviz kuru flexible exchange rates n.
efektif döviz kuru effective exchange rate n.
esnek döviz kuru sistemi flexible exchange rate system n.
efektif döviz kuru effective exchange rate n.
esas döviz kuru central exchange rate n.
eksik değerlenmiş döviz kuru under-valued exchange rate n.
emisyon kuru emission price n.
efektif döviz kuru effective rate of exchange n.
euro kuru exchange rate of euro n.
gelecekteki döviz kuru future exchange rate n.
gelecekte teslim döviz kuru forward exchange rate n.
geçerli döviz kuru prevalent exchange rate n.
geniş dalgalanma marjlı döviz kuru sistemi wider band n.
gerçek döviz kuru real foreign exchange rate n.
günlük döviz kuru daily exchange rate n.
gözetimli dalgalan döviz kuru managed floating exchange rate n.
gözetimli döviz kuru sistemi dirty exchange rate system n.
gösterge niteliğindeki döviz kuru indicative exchange rate n.
hiç müdahale edilmeyen döviz kuru sistemi clean exchange rate system n.
hükümet müdahalelerinin bulunmadığı bir döviz kuru sistemi free float n.
ikili döviz kuru dual exchange rate n.
ikili döviz kuru sistemi dual exchange rate system n.
ileriki döviz kuru future exchange rate n.
interbank kuru interbank rate n.
istikrarlı fakat ayarlanabilir döviz kuru stable but adjustable exchange rate n.
ilk döviz kuru initial exchange rate n.
iki bağlı döviz kuru sistemi two-tier exchange rate system n.
ınterbank kuru interbank rate n.
kambiyo kuru par of exchange n.
kambiyo kuru rate of exchange n.
kambiyo denetimli döviz kuru exchange controlled exchange rate n.
kambiyo kuru foreign exchange rate n.
kambiyo kuru exchange rate n.
kapanış kuru closing rate n.
kambiyo kuru rate of foreign exchange n.
kapanış kuru closing rate n.
kaygan döviz kuru crawling peg exchange rate n.
katlı döviz kuru multiple exchange rate n.
katı döviz kuru hedeflemesi hard exchange-rate peg n.
kuru etkileyen faktörler exchange rate determinant n.
kuru yükselme eğilimi gösteren kuvvetli para birimi hard currency n.
kuru bazlı üretim esası dry based production basis n.
kuru tarım dry farming n.
kuru ot fodder n.
kuru dökme yük piyasası dry bulk market n.
kuru temizleme sanayii dry-cleaning industry n.
kuru mülkiyet bare ownership n.
kote edilen döviz kuru quoted exchange rate n.
kotasyon kuru rate of substitution n.
müdahaleli döviz kuru sistemi dirty exchange rate system n.
mübadele kuru exchange rate n.
ortalama döviz kuru average rate of the exchange n.
nominal döviz kuru nominal exchange rate n.
nominal efektif döviz kuru nominal effective exchange rate n.
nominal döviz kuru nominal exchange rates n.
poliçeye veya çeke uyglunan döviz kuru sight rate n.
parite kuru par of exchange n.
par değer kuru par exchange rate n.